AYNA AYNA SÖYLE BANA, KİM BU BAKAN!
- Nur Kızılpınar
- 24 Ağu 2024
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 18 Mar
“Onun gözünde olmak istediğim, hiçbir biçimde olmadığım bir
karakter yarattım ilmek ilmek. Korkarım, bu en inatçı biçimde kovaladığım,
kendimi bir tür koza gibi sardığım hayali bir teşebbüstü sadece.” [1]
Bir Analizanından Lacan’a
Özneden her bahsedişimizde kaçınılmaz ve eş zamanlı olarak bir bölünmeden de söz ettiğimiz, - bilhassa Lacancı psikanalizde- bir gerçek. Fakat bu bölünme, birbirine eşit iki ya da daha fazla parça oluşturan değil düşen / arta kalan nesneler meydana getiren bir bölünmedir. Özne, bu nesnelerle, ki bu nesneler meme, dışkı, bakış ve ses olmak üzere dört tanedir, ancak düşlem düzleminde ilişkilenebilir, bu da bu nesneleri ihtiyaç nesnesi düzeyinde değerlendirmeyeceğimiz anlamına geliyor. Dış dünyadaki tüm objeler, gösterenlerin dolayımının bir sonucu olarak, kaçınılmaz biçimde değiş-tokuş nesneleri olarak statü kazanır. Bu değiş-tokuşta, alınan ve verilen objenin gerçekliği ya da işlevi elbette önemsiz değildir, ancak objenin kendisi bunlara indirgenemez. İlerleyen aşamalarda bunu hep birlikte inceleyeceğiz.
Yukarıda bahsettiğim nesneleri, bir tanesi hariç, tek tek bu yazıda incelemek gibi bir niyetim olmadığı için yoluma nesne a (object a / object petit a) mevhumu ile devam edeceğim. Lacan’ın “Kaygı” seminerinde, nesne a’nın oluşumunu açıklamakta kullandığı bir şemayı [2] inceleyerek başlayalım:







Yorumlar